Festivaller ve Alaçatı’nın vazgeçilemez cazibesi

Festivaller ve Alaçatı’nın vazgeçilemez cazibesi

Alaçatı yüreğinize ne zaman düşse, rüya boyutunda bir masal ülkesine uyanırsınız. Ulaşılması emek isteyen, hayallerin sırlarını hemen açık etmeyen bir rüya ülkesi. Bütün arınmışlığıyla rengârenk bulutların türlü şekle büründüğü oyun ve oyuncaklar ülkesi.
Başka türlü kokan, başka türlü duygu ilizyonlarına neden olan tuhaflığı güzelliğinde saklı minik bir cennet Alaçatı.

 

cumbl
Alaçatı’yı Alaçatı yapan nedir diye sorulduğunda pek çok yanıtla baş etmek zorunda kalırsınız! Kimi der; sardunyalı taş evleri, begonvilli sokakları, kaldırım taşları, rengârenk kapı ve pencereleri, lavanta, arapsaçı, bakla ve enginar bahçeleri… Kimi de; iç avlularındaki serin gölgelikleri, eskimişliğiyle yaşanmışlık kokan antikacı dükkânları, sarmaşıklı filozof kahveleri, zengin Ege Mutfağı sunan restoranları, bistroları, Alaçatı rüzgârına karışan gece hayatının eğlence ruhu, yelken ve yel değirmenleri… Hemen hepsinin önemi büyük, her bir güzellik Alaçatı’yı markalaştırmada öne çıkmış değerlerdir lakin insan faktörünü yabana atmamalı! Dışarıdan gelip orayı yurt belleyen insanlarıyla yerlilerinin kucaklaşabildiği bir yer Alaçatı. Dışarlıklılar ile içerlikliler ‘kol kırılır yen içinde kalır’ misali kendi aralarında tatlı bir sözbirliği yapmışlar. Ayrıca, yerellliğin ekonomiyle buluşması ile herkesin yararına güzel bir iş birliği söz konusu burada. Diyorum ya, önce insan! İnsanlar tebessüm dolu paylaşımları ile birlik ruhunu herkesin yararı haline getirmişler. O tebessümler ki, giderek kahkahalara dönüştüğünden uzaklardaki insanları da mıknatıs gibi çekiyorlar dünyalarına. Mutluluğun şarkısına kim kulaklarını tıkayabilir!

Burada hissedilen kültürel korunabilirliğin, sanatsal sürdürülebilirlik ile ötüşmesine şapka çıkarmamak elde değil. Alaçatılılar, sadece yurt içinden değil, tüm dünyadan turist çekebilen butik ve dekor bir kent oluşturmuşlar. Yıllardır festival ve şenlikler düzenliyorlar. Halkı da içine alan, yerel değerler ile bütünleşen festivaller bunlar. İşte yine, yeni bir ot festivaline ev sahipliği yapıyorlar. 10 Nisan’da başlayıp 13 Nisan’da sona erecek 5. Alaçatı Ot Festivali. Yine pek çok Alaçatı sevdalısı gelecek, yine pek çok insan Alaçatı sokaklarında coşup eğlenecek, yeni ot çeşitlerini öğrenecek, yeni lezzetler tadacak ve yenilenerek baharla yeniden doğacak.
Giderek artan ot festivalleri, alttan alta toprağımız ve yerel çeşitliliğimizin korunmasına soyunmuş eğlenceli halk hareketleri konumuna geldiler. Hormonlu etlerle hımbıllaşan bedenlerimizin tazecik otlarla yenilenmesine kim hayır diyebilir ki! Yaşasın otların kardeşliği. Bir vejateryan olarak ot festivallerini fena halde destekliyorum. Bir festival daha doğuyor bu yıl Alaçatı’da! Uluslararası Kaybolan Lezzetler Festivali. 2014’ün ilk Ocak ayı toplantısına katıldığım festival ön çalışmalarından izlenimlerime göre, Anadolu Mutfağının dünyaya tanıtıması adına Uluslararası Kaybolan Lezzetler Festivali çok büyük bir adım. İlk aşamada İzmir ve çevresinin kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel yemeklerini ele alacak.
Festival etkinliği, kültür mozağini oluşturan yerel mutfakların özel bir komite tarafından yerinde incelenmesi ile başlıyor. Yörede yaşayanlardan alınan tarifler yazıya aktarılıyor. Tarifler komite tarafından uygulandıktan sonra detaylarıyla belgeleniyor. Festival bünyesinde belgelenen tüm tarifler çeşitli restoran ve sokak etkinlikleri, yarışma ve workshoplarla tanıtılıyor olacak. İlkbahar ve yaz yemekleri 6-8 Haziran’daki ilk festivalde tanıtılacak iken, sonbahar ve kış yemekleri de Ekim ayı içinde gerçekleşecek ikinci festival ile ele alınacak.

Alışılmış tatil ve gezi anlayışının çok ötesindeki butik konaklama ve özgün sunum görselliğini, bir de tadım ve lezzet unsuruyla güçlendiren Alaçatı, kaybolmaya yüz tutmuş lezzetleri gün yüzüne çıkarma çalışmalarıyla yine bütün mavi boncukları bünyesinde topluyor.

2

3

r_kaybolanlezzetler-minifoto

 

Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir